Kova Burcu Zodyak Taşları
Astrolojide en çok merak edilen konulardan bir tanesi de kristallerin ya da diğer bir deyimle şifalı taşların nasıl kullanıldığıdır. Kristaller kozmik enerji katkısı ile oluştukları için gezegen etkilerini de olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilirler. Her ne kadar doğru seçimleri yapabilmek için doğum haritasına vakıf olmak gerekse de Güneş burcunuza göre kullanabileceğiniz bazı seçeneklerde mevcuttur. Burcunuza uygun kristaller ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi hayatınıza çekebilir.
Bir Garip Aşk Hikayesi. Cupido ve Oniks taşı ile ilişkinizde denge kurma
Klasik mitolojide "arzu" anlamına gelen Cupid latince olarak Cupido olarak, arzunun, erotik aşkın, cazibe ve sevginin tanrısıdır. Genellikle aşk tanrıçası Venüs ve savaş tanrısı Mars'ın oğlu olarak tasvir edilir. Nam-ı diğer Eros'tur. Cupido Aşk tanrıçası Venüs'ün yatakta uyurken tırnaklarını keser ve bir çöle bırakır. Çöl kumlarında beklerken oldukça kararan tırnaklar bu taş haline gelir. Latince Onix kelimesinin türkçe karşılığı tırnak demektir. Cupido'nun Psyhce'nin mitolojik hikayesinin sembollerini birlikte okuyalım.
Güzellik ve aşkın tanrıçası Venüs, bir o kadar da kıskançtır (Yunan mitolojisinde Aphrodit). Yeryüzünde ondan daha güzel bir genç kadın olduğuna dair söylentiler duyar. Bunun üzerine küplere biner ve oğlu Cupido (Yunan mitolojisinde Eros) kıza yollar. Ona der ki;
"Bu kızı aşk oklarınla vur ve onu bu dünyadaki en çirkin yaratığa aşık et!"
Cupido annesine karşı gelemez ve oklarını alıp yeryüzüne iner. Tam kızı vuracakken oku elinden kayar ve sivri ucu parmağına batar. Cupido o an kıza deliler gibi aşık olur. Ancak, annesinin emri de açıktır. Bunun üzerine kızın, yani Pshyce'nin evine bir mesaj gönderir.
Bunun tanrıların bir isteği olduğunu ve Psyhce'nin hiçbir ölümlüyle evlenmemesi gerektiğini bildirir mesajda. Ayrıca, dağın en tepesine gidip evleneceği korkunç canavarla yaşaması kaderine kazındığını da mesaj da ekler.
Psyhce kaderiyle yüzleşmek için dağın tepesine gider ve ulaştığında da her yerin karanlık olduğunu görür.Birden etrafını ılık bir razgar sarar ve aslında bir sarayda olduğunu fark eder. Sıcak bir banyodan sonra uykuya dalar.
Gece, Cupid onu ziyarete gelir. Geceler boyunca karanlıkta Cupid Psyche'yi ziyarete devam eder ve hep gün doğmadan ayrılır.
Günler geçtikçe Psyche kocasını yüzünü merak etmeye başlar. Ya kocası gerçekten iğrenç bir canavarsa?
"Neden beni merak ediyorsun?" der Cupido. "Seni sevdiğimi biliyorsun ve tek istediğim senin de beni sevmen."
Psyche de görmediği kocasını seviyordur aslında ama, günler ilerledikçe onu daha çok merak eder.
Bir gün kocası uyurken, bir mumu alıp Cupido'in yüzüne doğru tutar.
Kocası o kadar güzel ve tatlıdır ki, bu görüntü karşısında elleri titrer ve elinden kayan mum Cupido'nun omzuna düşer. Acı içinde kolu yanmış olarak uyanan Cupido aşkına kalbi kırık bir şekilde son sözlerini söyler.
"Seni sevmiştim ve tek istediğim bana güvenmendi. Ama güven gitiğinde aşk da gider!" bu sözlerle birlikte kızı terk eder ve annesi Venüs'Ün evine döner.
Onu sinir kriziyle bekleyen Venüs, emirlerine karşı gelip bir de kıza aşık olduğu için oğlunu bir mahkum gibi sarayında tutsak alır. Günler ve geceler boyunca Psyche kaybettiği aşkını arar, ancak sonuç bir hiçtir. En sonunda Venüs'ün tapınağına gider ve ona yalvarır. Venüs ise hala daha çok kızgındır.
"Onayımı almak için sana vereceğim görevi yapmalısın!"der
"Bu kutuyu al ve yer altına git. Oranın kraliçesine şunu sor, Persephone, güzelliğinin bir kısmını bu kutuya koyar mısın?, ardından kutuyu al ve bana geri dön."
Psyhce görevi kabul eder ve yeraltına iner.
İlerlerken bir ses duyar;
"Bu parayı sandalcı Charon'a vermek için al ve bu keki de Cerberus'u(3 başlı köpek)geçmek için al. Sakın unutma! Kutuya güzelliği koyunca onu sakın açma!". Böylece görevi başarır Psyhce, ama yolda geri dönerken merakına bir kere daha yenik düşer ve kutuyu açar. Kutuyu açtığı anda da derin bir uyku onu sarar ve yere yığılır.
Bu sırada Cupido'nun kolu iyileştirmiştir. Koluyla birlikte kırık kalbi de iyileşmiştir ve böylece içindeki aşk yeniden tutuşmuştur. Annesinin sarayından aşkını aramak için kaçar. Onu bulduğunda, önce yıkılır, ancak ardından üzerindeki yoğun uykuyu alır ve onu kendine geri döndürür. Kıza dönüp;
"Bu kutuyu al ve anneme götür, tıpkı söz verdiğin gibi. Ben kısa zamanda döneceğim ve her şey yoluna girecek." der ve uçarak gider.
Cupido Jüpiter'e, tanrıların kralına, gider(Yunan mitolojisinde Zeus). Ona, Psyhce'yi bir ölümsüz yapmasını ve evliliklerini kutsaması için yalvarır. Jüpiter bunu kabul eder ve Psyche'yi bir ölümsüz yapar. Ve böylece, Olimpos da yeni hayatlarına başlarlar.
Ruhun aşkı arayışıdır burdaki ana konu. Aşk Cupid, ruh da Psyche'dir. Zaten Psyche de ruh demektir. Günler ve gecelerce aşkını araması hikayedeki somut örnektir. Ve haritalarımızda Neptün Cupido kavuşumları evlilik göstergesidir.
Oniks taşı kadın erkek ilişkilerini dengeler, karşı cinsler arasında sağlıklı iletişim sağlar, evliler arasında hoşnutluk oluşturur. Kişinin hangi çeşit enerjiye ihtiyacı varsa o enerjiyi verir. Olumsuz enerjiyi engelleyici özelliğinden dolayı nazara karşı etkili olması bir kaç özelliğinden birisidir.
Bulgar Kahin Baba Vanga
Baba Vanga'aya olan özel ilgim sebebi ile haritasında benim merak ettiğim soruların cevaplarına ulaşmak için küçük bir çalışma yaptım.
Yüzyılın en muhteşem kahini olan Baba Vanga 3 Ekim 1911 Doğumlu.
Kahin Vanga'nın asıl adı Vangelina Pandeva Dimitrovai...
Güneş burcu terazi olan Baba Vanga’nın hayattaki katkısı insanlara yardım etmektir.
Güneşin 8. Evdeki yerleşimi her ne kadar terazi burcunda bulunsa dahi burada akrepsel özellikle çalışması kaçınılmazdır. Bu konuma sahip güneş kişinin aurasına gizem ve çekicilik katar. Bu konum insanların onlara kimsenin bilmediği veya bilemeyeceği sırlarını açmasında da etkili olur.
Çok küçük yaşlardan itibaren hayatın karanlık ve bilinmeyen kısmına ilgi duyarlar. Bu konum küçük yaşta ölüm ile yüzleşmeleri veyahut babalarından uzakta kalmalarında etken olabilir. Baba Vanga’nın hayatına baktığımızda küçük yaşta annesini kaybetmiş ve bir dönem yatılı yurtta kalarak babasından uzakta yaşamıştır. Bu konum kişiye özel pisişik yetenekler verebilir.
8. Evde Vindemiatrix ile kavuşumu okültizm ve maji konusunda kişiye yetenek vermekle beraber kişiye dullukta yaşatmaktadır.
8. Evde Vindemiatrix ile kavuşumda bir güneş Baba Vanga’nın bilinmeyen ile köprü oluşunu işaret edebilir. Bu kavuşum iki kez dul kalmasını da açıklamaktadır.
8. Ev aynı zamanda cinsellik ile ilgilidir dolayısı ile aşırı cinsellik veya cinsel açlık ya da cinselliğin hiç olmayışı anlamı taşıyabilir . Evliliklerinde cinsellik olmadığı bilinen Baba Vanga’nın sabit yıldız kavuşumu ile bu enerjinin metafizik alana aktığını söylemek sanıyorum yanlış olmaz.
Güneş’inin yöneticisi Venüs Başak burcunda Retrograde ve 7. Evinde düşük dolayısı ile enerjisini güçlü işleten bir pozisyonda bulunmayışı eşleri ile sağlıklı yada tatminkar bir ilişki kuramamış olmasına neden olabilir. Burada Zosma ile kavuşumda bulunan Venüs toplumda kabul edilmeyen davranış ve tutumlar ile birlikte yoksul bir çocuklu, eğitimde kısıtlanma ve gözlerde problemler vermektedir. Baba Vanga yoksul bir çocukluk geçirmiştir, annesini kaybetmesi nedeniyle kardeşlerine bakmak için eğitimi bırakmak zorunda kalmıştır. Sıradışı yapısı sebebiyle toplumun bir kısmı tarafından kabullenilmesi zaman almıştır. Venüs bu konumda yararlı olmaya çalışır. Evliliğinde uyum ve denge kurmaya çalışır.
Merkür’ün 7. Evde Başak’ta corcaroli ile kavuşumuda yine retina ile ilgili problemler anlamına gelir geçirdiği kaza sonucu gözlerine dolan kum yada toprak retinanın zarar görmesine ve görme yetisini kaybetmesine neden olmuştur.
Merkür başak burcunda 7. Evinde spritüel hedeflerini başarmayı sağlayan bir derecede bulunuyor. İnsan ilişkilerinde diyalog ve iletişime inandığını göstermekle birlikte eşini fikir ve mantığına göre seçtiğini gösterir.
Plüton 5. Evde İkizler burcunda menkalinar ile kavuşumda zamanla onur ve popülerlik vermek ile birlikte tehlikeli bir sabit yıldız olması sebebiyle çocuklar konusunda talihsizliği gösterir. Baba Vanga hayatı boyunca çocuk sahibi olmamıştır. 1939 yılında akciğer kanseri olur ve bu süreçte yanına gelen birkaç atlının (sadece kendisinin gördüğü) onu iyileştireceklerini fakat bundan sonra tüm dünyadaki insanların onun çocukları olduğunu söylediklerini söyler. Mars’ın ikizlerde oluşu fikirlerini sonuna kadar savunduğunu ve gerektiğinde sivri dilli olabildiğini göstermektedir. Videolarını izlerseniz sizlerde bunu farkedeceksiniz.
Mars’ın bu evde bulunuşu küçük yaşta aile içindeki sorunlardan etkilendiğini ve kendini kanıtlamak için sorumluluk aldığını gösterir.
Jüpiter’in 9. Evde Akrep’te oluşu hem bilgide derinleşmesini, hem fikirlerinin sınır ötesine ulaşmasını, olgun, ahlaklı ve bilgili oluşunun yanı sıra bir din görevlisi gibi etrafına öğütlerde bulunmasını açıklayabilir. Zuben-el Akrebi kavuşumu ile büyücülük, spritüel konularda, şifacılık ve dönüştürücülük vermektedir. MC Marfik sabiti ile kavuşumu iyilik uğruna verdiği mücadeleyi aynı zamanda otlar ile iyileştirme gücü vermektedir. Vanga otlar ile bir çok insanı tedavi etmiştir.
Uranüs Oğlak Burcunda değişik ve farklı şekilde çalışma vermekle birlikte 12. Ev vurgusu iç dünyasında gel-gitler, arayışlar gerçeklikten kopmaya işaret edebilir.
12. Evinde bulunan ay ile hayatını çok ortaya koyarak duygusal dünyasını ifşa etmek istemeyebilir. Şiron Balık burcunda birilerini kurtarmak birilerine ilaç olmak ister. Güçlü bir şifacı ve karmik sorunların farkında bir bireydir. Özünden gelen ilhamlara açıktır. Ve aynı zamanda fiziksel yarasınıda vermektedir. Şiron’un Famoulhout ile kavuşum hem yaralıyor hem de şifa, simya, öngörü, rüyalar ve öte alemle bağlantı kuran biri haline getiriyor. Bu duyu ötesi durumlardan hayatı boyunca şikayetçi olduğu da bilinmektedir, öyle ki uyuyamıyor ve bundan rahatsızlığını çevresindekilere sık sık dile getiriyordu.
8. Evde bulunan Kad Akrep ise Dünya’ya geliş amacının metafizik ilimlerde son yy. kimsede bulunmayan yeteneklerinde derinleşmek olduğunu ve bu amacını gerçekleştirdiğini gösteriyor.
Sürçü lisan ettiysek affola
Not: Bilgiler hiç bir şekilde kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Astrolojik Olarak Kullanılan Taşlardan Neler Beklenmeli?
Astrolojik bir şifalı taş takmanın etkileri genellikle tahmin edilebilir. Bazı soyuttur, ancak çoğu çok spesifiktir ve kullanıcının doğum haritasına bakıldığında tahmin edilebilir.
Bir şifalı taşı takarken dikkat etmeniz gereken bazı şeyler:
1.) Enerji Değişimi
Bir şifalı taşı ilk kez taktığınızda, ilk olarak kullanıcının enerji alanını etkiler. Hassas kişiler, bazen denedikleri çeşitli taşlar arasındaki etkilerdeki belirgin farklılıkları hissederek bunun olduğunu hissedebilirler. Daha az hassas birçok insan, taşları "hissedebildiklerini" keşfettiklerinde bile şaşırırlar, şüphelendiğim bir şey, taşların titreşimlerine uyum sağlayan kişinin kişisel frekanslarının farkına vardıkları fiziksel bir histir. Ayrıca taşıdığımız taşların gücünün ve saflığının da bir kanıtı olduğunu söyleyebilirim.
2.) İyilik Hissetmek ve Amaç Duygusu
Çoğu insan, şifalı taşlarını ilk kez takmaya başladıklarında bir huzur, memnuniyet ve heyecan duygusu yaşadığını söyler. Bunu, kişisel gelişim ve başarı için yeni iç görüler, ilham ve motivasyon izler.
(Not: Bir şifalı taşı test ediyorsanız ve uzun bir süre rahatsızlık hissettiyseniz, doğum haritanızı kontrol edin. Ayrıca numerolojik olarak tespitini teyit edin. Tavsiyenin doğru olduğu onaylandıktan sonra, şifalı taşın kalitesinden emin olun. Bundan sonra, biraz içe doğru gidin ve sadece "artan ağrıları" deneyimlemediğinizden veya taktığınız taşın enerji ve karmik derslerine uyum sağlamadığınızdan emin olun.
3.) İçsel Değişimin Ardından Dışsal Değişim
Değişimin içimizde başladığını söylüyorlar ve bu çok doğru: iç dünyamıza yaptığımız ayarlamalar dış dünyamızı önemli ölçüde etkiliyor. İnsanlar için önemli sonuçlar üreten şifalı taşların birçok hikayesini duymuş olsak da, kullanıcıların çoğu ilk olarak, ileride başarıya götüren bir kişisel dönüşüm sürecinden geçer. Bazıları için, daha fazla gelir, bir iş terfisi veya bir ilişkide daha fazla barış gibi somut sonuçlar gelişir. Her şey, bir kişinin karmik ve bilinçli olarak taşların ilk takıldığında nerede olduğuna bağlıdır.
4.) Değerli
Taşa karşılık gelen gezegeninin sembollerini güçlendirmeyi amaçlar. Dünya gezegenindeki insan deneyiminin çeşitli niteliklerini temsil eder. Bu nitelikler, bir gezegen taşı kullanılarak güçlendirilir. Örneğin, iletişim Merkür tarafından ifade edilir, bu nedenle daha net konuşma ve yazma becerileri, Zümrüt ile desteklenebilir. Duygular, Ay ile ifade edilebilir, bu nedenle artan bir huzur ve esenlik hissi için İnci takmak faydalıdır. Jüpiter, genişleme ve bolluk gezegenidir, bu nedenle doğal olarak, zenginlikteki artış ve derin kişisel gelişim için Sarı Topaz kullanılabilir.
5.) Gezegenlerin Şifalı Taşlar İle
Her gezegen bir veya iki Zodyak burcuna hükmeder ve bu burçlar astrolojik haritanın 12 evine düşer. Örneğin yükselen Akrep burcunun haritasına bakarsak, Jüpiter haritanın 2. ve 5. evlerine (Yay ve Balık burcunun yerleştiği yer) hükmeder. Jüpiter güçlü bir Sarı Topaz takılarak sadece astrolojik nitelikleri geliştirilmez, aynı zamanda 2. ev ve 5. evin önemi de artar.
6.) Şifalı Taşın Gezegeninin Yerleştirildiği Evleri ve Sembolleri Güçlendirmek
Her gezegen belirli evler ve burçlara hükmederken, astrolojik haritadaki yerleşimleri de astrolojik bir şifalı taş takmaktan etkilenir. Örneğin bir Koç yükselen duygusal güvensizlik ile birlikte 4. evde güçsüz bir Mars’a sahip olabilir. Mars'ı Kırmızı Mercanla güçlendirmek, muhtemelen Mars'ın (canlılık ve cesaret), Mars'ın hüküm sürdüğü evin ve Mars'ın yerleştirildiği 4. evin (daha fazla duygusal güvenlik, aile içi barış ve kişinin annesiyle ilgili şifa karması.) üzerinde etkili olacaktır.
Not: Bir gezegen doğal olarak hayırlıysa, ancak doğum haritasından etkilenmişse veya olumsuz bir eve yerleştirilmişse, karşılık gelen şifalı taşı yine de işe yarayacaktır, ancak etkide daha terapötik olma eğilimindedir. Bu şifalı taştan mümkün olan en derin faydaları elde etmek için muhtemelen daha fazla karmik temizleme ve kişisel gelişim gerekeceği anlamına gelir.
7.) Potansiyel Uyum Dönemi
Şifalı taşların kullanımı, karmamızı olduğu kadar fizyolojimizi de etkileyebilir. Çoğumuzu etkisiz hale getirecek bir dereceye kadar karması var ve güçlü şifalı taşlar verimli bir şekilde gerçekleştirmeye yardımcı olabilir. Kendinizi gerçekten ne kadar iyi tanıdığınızı ve bir şifalı taş takmaya ilk başladığınızda büyümeye ne kadar istekli olduğunuzu yalnızca siz belirleyebilirsiniz. Hayatınızda hayatınızı dolu dolu yaşamanızı engelleyen çözülmemiş kalıplar varsa, ilk taşı koyduğunuzda bu kalıpları ele almanız istenebilir. Zihninizi ve kalbinizi derin büyümeye açık tutmak, değerli taşların etkilerinin daha rahat gerçekleşmesini sağlayacaktır. Sonuç, sizin ve sevdiklerinizin şahit olması için güzel ve tatmin edici olacaktır.
8.) Takdir ve Minnettarlık
Astrolojik şifalı taşınızı sevmek bence çok önemlidir. Şifalı taşınızı sevmek onu etkinleştirmenize yardımcı olacaktır. O da sizi sevecektir.
Tarihin Gizemli Medeniyetlerinde Taşlar
Taşların iyileştirici olduğu inancı yeni değildir. Aslında taşların iyileştiren, zenginlik sağlayan ve koruyan bir doğaüstü güce sahip oldukları inancı kayıtlı tarihin ötesine dayanır. Eski çivi yazılı bir tablet, hamilelik ve doğuma yardımcı olan şifalı taşların listesini sunar.
Tarih; Atlantis, Mısır, Sümer, Babil, Hindu kültürü, Antik Yunan ve Roma efsanelerinin de dahil olduğu taşların büyülü ve mistik güçleri ile ilgili efsanelerle doludur. Hemen hemen her kültürün belli taşlarla ilgili inançları vardır ve bu inançlar çoğunlukla o kültürün efsaneleri, tarihi, coğrafyası, ve ruhsal uygulamaları ile ilgilidir. Ama şaşırtıcıdır ki bu inançların çoğu birbirine benzer. 19. yüzyıla kadar taşlar hastalıklara karşı ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Takıların Ritüel Olarak Kullanımı
Eski zamanlarda takılar, olumsuzlukları önlemek, tehlikeleri uzaklaştırmak veya kötü ruhları kovmak için kullanıldı. Bu takılar geçiş sırasında ölüleri korumak için mezar eşyaları ile yerleştirildi. Bu takılar insanın enerjisel boyutu kullanılarak vücudun çeşitli bölgelerinde organları ile ilişkili olduğu kanaati ile sağlık ve zihinsel yetenekleri korumak için takılırdı.
Yüzükler, sonsuzluk inancı ile birçok kültürde kullanılırdı. Bitkisel ilaçlarla tedavi yapılırken şifacılar yüzük parmaklarına taktıkları çeşitli yüzükler ile masaj yaparak vücuda olan etkisini artırırlardı. Çocuklar üzerinde iyileşmeyi de hızlandırmaktadır.